Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Otizm belirtileri çoğunlukla ebeveyn veya çocuğun bakıcısı tarafından ilk 3 yılda anlaşılır. Her ne kadar otizm doğuştan olsa da, bebeklikte belirtileri anlamak veya teşhis koymak zordur. Ebeveynler çoğunlukla bebekleri kucağa alınmaktan hoşlanmadığında, ce-e gibi oyunlarla ilgilenmediğinde veya konuşmaya başlamadığında endişelenirler. Bazen çocuk yaşıtlarıyla aynı zamanda konuşmaya başlar ve sonra konuşma becerisini yitirir. Ayrıca çocuğun işitme problemi olduğundan da şüphelenilebilir. Otizmli bir çocuk çoğunlukla işitmez görünür, fakat bazı zamanlar tren düdüğü gibi uzaktan gelen bir ses ilgilerini çeker. Erken teşhis edilen ve yoğun terapi alan birey, başkalarıyla ilgilenebilir, iletişim kurabilir ve büyüdükçe kendine bakabilir. Yaygın olarak düşünülenin aksine, çok az otizmli sosyal olarak tamamen izoledir ve kendi dünyasında yaşar.
Otizmde Ana Belirtiler
Belirtilerin şiddeti farklılık gösterse de otizmli bireylerde şu alanlarda belirgin belirtiler gözlenir:
Otizmde Sosyal etkileşim ve ilişkiler, Belirtiler:
- Göz göze gelme, yüz ifadesi ve beden dili gibi sözsüz iletişim becerisinin gelişiminde belirgin problemler
- Yaşıtlarıyla arkadaşlık kuramama
- Diğerleriyle eğlence, ilgi veya başarıyı paylaşmaya karşı ilgisizlik
- Empati eksikliği. Otistikler, diğerlerinin acı ve üzüntü gibi duygularını anlamada zorluk çekebilirler.
Otizmde Sözlü ve sözsüz iletişim. Belirtiler:
- Konuşmayı öğrenememe veya konuşmada gecikme.
- Sohbet etmeye başlamada zorlanma. Ayrıca otizmli bireyler başlamış bir konuşmayı sürdürmede zorlanırlar.
- Kalıplaşmış veya sürekli tekrarlanan konuşma. Otizmli bireyler daha önceden duydukları belli bir cümleyi sürekli tekrar ederler (ekolali).
- Dinleyicilerinin bakış açısını anlamada zorlanma. Örneğin ; karşısındakinin espri yaptığını anlamayabilir. Kelimelerin teker teker karşılıklarını algılar ve ima edileni anlayamaz.
Otizmin ilaçla tedavisi var mıdır?
Otizmin ilaçla tedavisini kanıtlayan herhangi bir bilimsel araştırmadan söz edemeyiz; bugünkü koşullarımızda bunun mümkün olduğunu söylemek son derece yanıltıcıdır. Ancak, otistik belirtiler erken ve yoğun eğitim (terapi ve öğretim) desteğiyle en aza indirgenebilir, ortadan kaldırılabilir ve çoğu davranış da değiştirilebilir. Otizmin tedavisi konusunda yapılan birçok çalışmanın sonucunda en iyi tedavinin en azından şu an için özel eğitim ve dil ve konuşma terapisi olduğu anlaşılmıştır. Doktorların yazdığı ilaçlar da dahil olmak üzere diğer tüm yöntemler çocuğun eğitimini desteklemek için kullanılır. Bu nedenle, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, bunun yanında erken, yoğun ve sürekli eğitim şarttır.
Otizmde Dil ve Konuşma Terapisi
Otizmde karşılaşılan sorunlardan en önemlisi otizmli bireyin sosyal iletişimidir. Sosyal iletişimi en etkili gerçekleştirmenin yolu sözel ve sözel olmayan biçimleriyle dil kullanmaktan geçer. Dili başkalarını anlamak ve kendimizi anlatmak için kullanırken dilin ses sistemi, dilbilgisi sistemini bilmemiz gerektiği kadar, dili nerde, ne zaman, kime, nasıl kullanacağımızı belirleyen sosyal boyutunu da öğrenmemiz önemlidir. O halde, dil-konuşmanın, sosyal etkileşime girmenin de en temel unsuru olduğu göz önüne alındığında dil ve konuşma terapisinin önemi ve gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Otizmli çocuklara verilen dil ve konuşma terapisine özel eğitimle birlikte devam edildiğinde çocuğun bu sorunlarına etkili bir şekilde müdahale edilebilmektedir. Kuşkusuz, gerektiğinde diğer disiplinlerin (fizyoterapi, iş-uğraşı terapisi, gibi) desteğine de yer verilmesi sonuçların verimliliğini arttıracaktır. Dil ve konuşma terapistleri, otizmli bireylerle çalışırken alanda geliştirilmiş bilimsel dayanaklı uygulamaları kullanmaktadırlar. Burada önemli bir not olarak otizmli çocukların terapisinde bilimsel dayanağı olmayan bazı oral-motor egzersizlerin yeri olmadığını da belirtmek gereklidir.
Dil ve konuşma terapisti, otizmli bireyin dil ve konuşma becerilerinin değerlendirmesini yaparak terapi planını hazırlar ve aileye ile diğer bakım verenleri de yönlendirerek bireyin konuşma gelişim sürecini destekler. Yapılan değerlendirmeler çocuğun dil gelişim seviyesine göre belirlenir.
Terapist, çocuk konuşmuyor ise ayrıntılı gözlem, aile bilgilendirme ve değerlendirmeyle çocuğun iletişim kurma şeklini değerlendirir. Konuşma öncesi ön koşul becerileri gerçekleştirip gerçekleştirmediğine de bakarak gerektiğinde özel eğitim desteğiyle beraber uygun terapi planını oluşturur ve aileyi yönlendirir.
Eğer çocuk konuşuyorsa uygun dil ve konuşma değerlendirme testleri, gözlem ve aile bilgilendirmesi yoluyla alıcı ve ifade edici dil becerileri değerlendirilip eksikleri tespit edilir. Çocuğun eksik olduğu dil bileşeni göz önüne alınarak terapi planı oluşturulur ve terapi sureci yürütülür.
Genellikle yüzeyde görünen sorun olan “konuşmanın olmaması”, aileleri dil ve konuşma terapisinde çocuklarına doğrudan sözcük tekrarlatılması ya da ses üretim mekanizmasının öğretilmesi gibi beklentilere itebilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki otizmde temel problem “iletişim/etkileşimdir. Bu nedenle öncelik her zaman iletişimi arttırmak, bu bağlamda çocuğun günlük yaşamında iletişimi desteklemek amaçlı konuşma ya da konuşma uygun değilse alternatif iletişim yöntemlerinin öğretilmesidir. Gerektiğinde dil ve konuşma terapisi kapsamında ses tekrarları, sözcük üretimleri de desteklenir. Ancak çocuğa doğrudan ses ürettirmek bir taklit çalışmasıdır. Bu çalışma daha çok taklit becerilerinin öğretimi içinde yer alır.